Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Tekamüle giden yol sükut ile başlar.
Gönderen : Sabri Babadan Mesaj
Tarih : 12/12/2022 11:11:13 AM


.
TEKAMÜLE GİDEN YOL SÜKUT İLE BAŞLAR
"İnsanın manevî tekâmülüne atacağı ilk adım sükût ile başlar. Meselâ çevrenizde dikkat edin, kadın veya erkek, genç veya ihtiyar, her kim böyle ağustos böceği gibi cır cır cır ötüyorsa, o hiçbir zaman mânevi tekâmüle adım atamaz.
İstanbul’da Mahmut Sâmi Ramazanoğlu Efendi Hazretleri vardı, duyan var mı içinizde? İlâhiyat Fakültesinde Profesör Ethem Cebecioğlu bana anlattı, bu zatı davet etmişler İlâhiyat Fakültesine. “Hocam” demişler, “Bize bir ders verin.” Sâmi Efendi Hazretleri gerçekten büyük bir veli, ama gerçekten büyük bir veli, hani öyle lafla filan değil. “Peki” demiş Hazret, gitmiş İlâhiyat Fakültesine. Zil çalmış, derse girmiş. “Dersimiz, sükût” demiş. Kürsünün önüne, yanındaki çantadan getirdiği bir seccadeyi çıkartmış, yaymış. Herkes de bakıyor, ne yapacak diye. Sâmi Efendi Hazretleri ayakkabılarını çıkartmış, seccadeye oturmuş. Çıt yok sınıfta, bakıyorlar, acaba Hazret ne anlatacak. Kırk beş dakika böyle kalmış. Ayakları arkada dik, oturmuş vaziyette. Kırk beş dakika sonra kalkmış, seccadesini toplayıp çantasına koymuş. “Arkadaşlar dersimiz bitti, Beni dinlediğiniz için hepinize saygılar sunarım.” demiş, gitmiş.
Bunu bana Profesör Ethem Cebeci anlatmıştı, beni o kadar etkiledi ki, aradan en az on iki yıl geçti, bir türlü unutamıyorum bunu. Sükût hakkında verilecek en güzel ders bu. Daha bundan güzeli ne olabilir.
Yirminci asrın en büyük zekâsı Einstein diyor ki “Yirminci asrın en büyük kaybı, bir gülün karşısında on dakika sükût edememektir.”
Bütün güzellikler sükût ile kavranır. Meselâ Cumhuriyet devrinde yetişen en büyük ses sanatçısı Münir Nurettin’dir. Ben Münir Nurettin’in bir kaç konserine gittim. En ufak bir tıkırtı çıktığı zaman, konseri bırakıp gidiyor.
Meselâ hepimiz akşamları evimize gidince televizyonlarımızı açıyoruz, o günkü seçim konuşmalarını dinliyoruz. O ona küfrediyor, o ona hakaret ediyor, o ona sövüyor, o ona cahil diyor, aptal diyor falan falan falan. Hâlbuki böyle olacağına, büyük bir edep, saygı içinde insanlar konuşsalar, kısaca ne yapacaklarını anlatsalar...
Bir keresinde Viyana’ya gitmiştim. Viyana biliyorsunuz Avrupa’nın en büyük kültür merkezi. Ve dünyanın en zarif, en kibar insanları Viyana’da otururlar. Viyana’ya gittiğimde meğer seçim kampanyası varmış. Çıt yok. Ne bir miting, ne bir televizyon konuşması, hiçbir şey yok. Yalnız duvarlarda 20x10 büyüklüğünde pembe kâğıtlar, hatırımda kalmış, otuz sene önceki vaka bu. Pembe kâğıtlarda her parti, dört veya beş cümlede iktidara gelirsek neler yapacağız diyor, onu anlatıyor. Kimi parti dört cümle, kimi parti beş cümle… Bu kadar."
Sabri Tandoğan Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]