Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Zafer, zafer benimdir diyenlerindir.
Gönderen : Pınar
Tarih : 9/29/2016 4:48:30 PM


.









Değerli Hocam ;





21/01/2010 tarih ve " İçinizde aşk varsa çocuğunuzu kendiniz yetiştirin" mesajınızı aldım, çok teşekkür ederim.Allah sizden razı olsun.





Hocam aslında benim zihin dünyamda uzun zamandır merak ettiğim bir hususa parmak basmışsınız. "Annem beni nasıl yetiştirdiyse siz de çocuklarınızı öyle yetiştirin" sözünüz duygularıma tercüman oldu. Hep derdim Sabri Bey Hocamızın annesi ne yaptı, nasıl davrandı da acaba böylesine muhteşem bir evlada sahip oldu. Eğer sakıncası yoksa bana Kıymetli annenizin uyguladığı metotlardan bahsedebilir misiniz. Bir anne olarak,ben de değerli annenizi kendime örnek almak isterim.





Hoşcakalın.










--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın Pınar Hanım,





Kıymetli yavrum, ilk defa üç buçuk yaşında bakkala gittim. Bir kibrit aldım. Kibriti anneme ulaştırabimek için yolda yürürken kendimi Napolyon gibi hissediyordum. Üç buçuk yaşımda okuma yazma öğrendim. dört yaşında ilk yemeğimi pişirdim: Bol domatesli, maydanozlu nefis bir pirinç çorbasıydı. Tadı hala damağımda. Yine dört yaşında bulaşık yıkadım, ev süpürdüm, toz aldım. Beş yaşındayken gece on ikide annem beni kaldırır, haydi bakalım delikanlı derdi, tahtaları fırçala. Komşular itiraz ederdi. Sabiha Hanım teyze derlerdi, parmak kadar çocuğa nasıl kıyıyorsun? Anne cevap verirdi: "Lütfen işime karışmayın. Ben oğlumu gelecek günlere hazırlıyorum. İlkokul ikideyken sabahçıydım. Öğleyin eve gelir, ilk olarak sobayı yakardım. Küllerini döker, ertesi günün odun, kömür ve çırasını hazırlardım. Sol elimin baş parmağındaki üç santimlik yara, çıra yararken o günlerden alan bir hatıradır. Sonra evi süpürür, toz alırdım. Sonra fileyi alır, akşam ne yemek pişecekse çarşıya gider, malzemelerini alırdım. Menüyü tanzim bana aitti. Eğer kuru fasulye gibi, nohut gibi bir şey pişecekse onları sobanın üstünde haşlar, annemin gelişini beklerdim. Yaz tatillerinde kese kağıt yapıp, satardım. Okul önlüğümü, yakamı, çantamı, kitaplarımı, defterlerimi, kalemlerimi, silgilerimi, kalemtraşlarımı o parayla alırım. Dersleri hoca anlatırken çok iyi dinler, sonra ders dinlemeyen, uyuyan, amiral battı oynayan çocuklara o dersleri anlatırdım.





Kıymetli yavrum, bugün öyle anneler var ki (ki ben gözlerimle gördüm) üniversiteye giden çocuklarının ağzına çatalla yemek veriyorlar... Bilmem anlatabildim mi? Bir tarihte bizim kültür bakanımız İsrail'e gidiyor. İsrail kültür bakanıyla görüşüyorlar. İsrail kültür bakanı diyor ki: "Çocuklarımız dört yaşına gelinceye kadar biz onlara dört yüz (400) dua öğretiriz."





Bu izahlardan sonra inşallah ne demek istediğimi anlatabilmişimdir. Artık karar senin.





Selam, sevgi ve saygı ile.










Sabri Tandoğan Efendi Hz.


Allah Ona ve Hakka Göçen Yakınlarına Gani Gani Rahmet Eylesin.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]