subHeader_l

 Gönül Sohbetleri - Cilt XIII                                                                   Sabri Tandoğan

 

Sivil Toplum Örgütlerinin Toplumsal Yaşamdaki Rolü

Sivil Toplum Kuruluşları, sivil toplumun aktif katılımıyla, hükümetlerle halk arasında köprü görevi gören oluşumlardır. Eğitim, kültür, çevre, bilim, teknoloji, insan hakları gibi çok çeşitli konulardaki sorunların çözümü için toplumun harekete geçirilmesi bakımından, Sivil Toplum Kuruluşlarının önemi inkâr edilemez. Bu kuruluşlar ülkelerin sosyal, ekonomik ve kültürel alanlardaki çalışmalarına destek olmak üzere toplumdaki çeşitli kesimlerden desteklenmeye ihtiyaç duyan insanların yanında olmaktadır.


İslâm ülkelerinde de günümüzdeki sivil toplum kuruluşlarının görevlerini üstlenmiş yapılar tarih boyunca hep yer almıştır. Kişilerin mallarını belli bir amaç doğrultusunda tahsis etmesine dayanan karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma esasına dayalı hukukî birer müessese olan vakıflar, bu örgütlerin en bilinen örneklerindendir.


Osmanlı Devleti’nde de vakıf müessesesine çok önem verilmiş, devletin sorumluluk alanına giren pek çok konudaki kamu hizmetleri ile dinî ve ahlâkî açıdan toplumun yararlandığı her türlü hizmet, vakıflar tarafından yürütülmüştür. Atalarımızın vakıfları ciddi olarak incelenecek olursa onların sadece insanları, muhtaçları, yoksulları, hastaları değil, mahallenin kedi, köpeklerini, kuşlarını, kışın soğukta oturanları, tabak kıran hizmetçi kızları bile düşünmüşlerdir. Akla gelen her konuda insana, hayvana, bitkiye, cemâdata yardım için, ecdadımız nice güzel, erişilmez vakıflar kurmuşlar, içlerinde duydukları Muhammedî aşkı nokta nokta bütün varlığa dağıtmışlardı. Onlar bu dünyada yaşarken hayırlı bir evlat yetiştiren, hayırlı bir eser yazan, cami, okul, hastane, imaret, vakıf gibi hayırlı bir eser bırakan, ağaç dikenlerin amel defterlerinin kapanmayacağı gerçeğini ne güzel idrak etmişlerdi.


İtalyan kökenli bir Dominik papazı, 13. yüzyılda çıktığı bir seferden sonra İslâm dünyası ve Türk topraklarında gördükleri karşısında hayretler içinde kalarak “Müslümanlar vakıf kurmada çok cömerttirler. Hatta hayır işlemek için Hristiyan esirlerin de özgürlüklerini satın alırlar. Ve sevaplarını ölmüş ana ve babalarının ruhlarına bağışlarlar. Müslümanlar, köpeklerin doyurulması için bile mal varlıklarından pay ayırırlar. Türkiye’nin ve İran’ın birçok kentinde köpeklerin doyurulmasını vasiyet etmiş olanların, vasiyetlerinde köpeklere ayırdıkları payın gayesine uygun kullanılmasını sağlayan köpek bakıcıları vardır.” diye anlatmaktadır.


Bugün de yine en hayırlı niyetlerle vakıflar kurulmakta, insanlara hizmet için bütün varlıklarını ortaya koymaktadırlar. Başta Dr. İbrahim Ateş olmak üzere, hepsi birbirinden kıymetli, himmetli insanların takdire şayan bir gayretle yürüttükleri YOYAV Vakfı da en güzel örneklerden biridir.


Birçok alanlarda faaliyet göstermekte olan vakfın, Kur’an-ı Kerim okutulmasından tutun da çeşitli güzel sanatlara kadar, sıralarını talebeler doldurmaktadır. Aslında ülkemizde hayır yapmak için, sevap kazanmak için fırsat kollayan nice güzel insanlar vardır. İşte YOYAV Vakfı bu isteklere cevap verecek en güzel vakıflardan biridir. Nice insan YOYAV Vakfı’nda talebe okutmakta, kurban Bayramında kurban kesmektedir. Özellikle ev hanımlarına birçok konularda faaliyetleri için yardımcı olmaktadır. Allah, bu vakfı kuranlardan, ona hizmet edenlerden razı olsun.


Diğer önemli vakıflarımızdan biri de TEMA Vakfı’dır. Bugüne kadar ektirdiği sayısız ağaçlarla güzel yurdumuzun yeşiller içinde bir dünyaya kavuşmasını sağlamıştır. TEMA Vakfı’nı kuranlara da, devam ettirenlere de buradan teşekkürlerimizi sunarız. Keza hayırsever vatandaşlarımızın bu vakfa da yardımcı olmasını dileriz. Memleketimizde hizmet veren diğer bir sivil toplum kuruluşlarından biri de MÜSİAD’dır. Birçok MÜSİAD’lı işadamı hükümete ülkenin refahını artırma yönünde öneriler sunmaktadır.


Şu içinde yaşadığımız, adına hayat dediğimiz, yaşamak dediğimiz patırtı gürültü içinde bizler de imkânlarımız, gücümüz nispetinde bu güzelliklere katılsak ne kaybederiz. İsviçre’de ekonomi doktorası yapıp dönen bir okurum anlatmıştı. Dört kişilik bir aile, bir süre İsviçre’de kaldıktan sonra İsviçre vatandaşı olmak için resmî makamlara müracaat ediyorlar. Ancak, gelen cevap olumsuz. “İki çocuğunuz öğrenci, bunlar kalabilirler; ama siz en kısa zamanda İsviçre’yi terk edin.” diyorlar. Aile şaşırıyor, sebebini soruyorlar. Gelen cevap hem çok ilginç, hem de çok düşündürücü. “Size çeşitli vakıflardan, derneklerden mektuplar geldi, hiçbirisine destek olmadınız, sembolik de olsa bir yardımda bulunmadınız. Oysa, bunların hepsi bilgisayara kaydediliyordu. Bu durumda sizin gibi duyarsız insanların İsviçre topraklarında yaşamasına müsaade edemeyiz. Lütfen en kısa zamanda terkedin ülkemizi…” İşte bu olayda duyan, düşünen, hisseden insanlar için nice ibretler vardır.


Sivil Toplum hareketleri ile ülke geleceğinin en önemli unsurlarından olan toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunların büyük bir kısmı daha etkili ve hızlı bir şekilde çözüme ulaştırılabilir, toplumun daha az şanslı kesimleri için toplumsal destek sağlanabilir. Buradan hareketle Sivil Toplum Örgütleri toplum menfaatlerinin hukukî ölçüler içinde takipçisi olmalı, toplumu uyanık tutmalı ve gerekli konularda değişim talebinde bulunmalıdır. Toplumun bir ferdi olarak bizler de gücümüz ve imkanlarımız ölçüsünde Sivil Toplum Örgütlerine destek olarak toplumsal kalkınmanın hızlandırılmasına, güçsüz ve zayıfın haklarının korunmasına yardımcı olmakla yükümlüyüz.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

 

Geri Dön

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]