(Konu “İdrak”ten açılıyor... Sayın Büyüğümüz Sabri Tandoğan ayrı ayrı herkesin fikrini sorduktan sonra söze başlıyor)
Bizim en çok yanıldığımız şu oluyor yavrum. Meselâ bir kitap aldık, okuduk. Biz o kitabı biliyoruz diyoruz. Bugünkü toplumda İslâm’daki bilgi teorisi unutulmuş… Bilmeyi, yalnız okumak, öğrenmek, bir muallim tarafından talim edilmek olarak anlıyoruz. Değil. İdrak bambaşka bir şey… Biz bir kitabı okuruz. Hatta bir kere okuruz, iki kere okuruz, beş kere okuruz da, o kitabın idrakine varmış olmayız. Bir örnek vereyim. Geçenlerde televizyonda zaping yapıyordum, bir evlenme programı çıktı. Bir İzmirli Hanım, Batmanlı bir bey ile yan yana geldiler, birbirlerine soru soracaklar, anlaşabilirlerse evlenecekler. İzmirli Hanım mini etek giymiş. Ve bunlar Batman’a gidecekler. Adam bir şey demedi. Fakat seyircilerden dediler ki İzmirli hanıma, “Bak kızım, sen Batman’a gelin gidiyorsun, senin mini eteğin Batman’da sökmez, çok kötü tepkiler alırsın.” Kızın cevabı, “Hayır!, Ben İzmirliyim, ben her yerde mini eteğimi giyerim. Nereye gidersem gideyim, orada mini etek giyerim.” dedi. Bakın, işte bu idraksiz bir insan. Başına gelecekleri düşünmüyor. Batman’da mini etek olur mu? Batmanlı senin mini eteğini hoş görür mü?. Şimdi bu kadın “Ben İzmirliyim” diyor. Tamam, sen İzmir’de giyebilirsin, kimse de sana bir şey demez. Ama mini etekle Batman’a gidersen olmaz. İşte bu idraksiz bir kadın…
Tutuyor bir siyasetçi, “Ben iktidara geleyim” diyor, “her kadına beş yüz lira maaş bağlayacağım.” diyor. O zaman iyi, kadınlar ayrılsınlar işten, nasıl olsa beş yüz lira yatacak bankaya... Bunlar idraksizliktir yavrum. Milyonlarca kadına -Türkiye bugün 76 milyon nüfus- “sen beş yüz lira vereceğim.” diyorsun, peki o parayı nereden bulacaksın?
—Efendim, hayatın bir dili var, o dili anlamak idraktir diyebilir miyiz? Müsaadenizle bir örnek vermek istiyorum. Sigara paketlerinin üstüne bakıyoruz, orada “Sigara Öldürür”diyor. Bir de o kadar korkunç fotoğraflar var ki orada... Ben her gördüğümde irkiliyorum, tüylerim diken diken oluyor. Ama onu içenler her gün görüyorlar ve idrak etmiyorlar. Hayatın bir dili var, her yerden konuşuyor.
Sabri Tandoğan: İşte idrak, hayatın dilini çözebilmek demektir. Nerede? Her yerde. Ne zaman? Her zaman. Hayatın dilini çözmek lâzım.
— Efendim bazen öyle olmadığı da oluyor mu? Yani her çarşambadan sonra perşembenin gelmediği de olur mu? Tahminlerimizde yanılabilir miyiz?
Sabri Tandoğan: Eğer bakmasını biliyorsak, görmesini biliyorsak, idrakine varmışsak hiç şaşmaz yavrum. Meselâ demin büyük bir şangırtı duyduk. (Sayın büyüğümüz garsona dönüp kırılan bir şeyin olup olmadığını soruyor ve bir şeyin kırılmadığı, tepsinin düştüğü cevabını alıyor) Ama gene de dikkatli olmalıyız yavrum. Niye? Şu Allah’ın nimeti üzerine yemin ederim ki, o tepsinin de canı var. O tepsi yarın mahşer günü davacı olursa onun hesabını nasıl verebiliriz yavrum? Meselâ bazısı oyun olsun diye çatalını tabağına vurur. O tabak yarın ondan davacı olur. Bu tabak bize hizmet ediyor. Çok dikkatli olalım, tepsi de, bardak da, tabak da, bunlar bizlere emanet edilmiş. Bu tabağı alan her kimse ne kadar güzel bir tabak almış. Ben bu tabağın güzelliğine baka baka doyamadım. Bunu kırmaya ne benim hakkım var, ne sizin hakkınız var. Bir de eğer dinlersen sözümü, neyi elinle tutarsan Besmele ile tut. İçinden ama, dışından değil.
Kör hafızlık yapmaya lüzum yok. (Gülümsemeler) İçinden, kalbinden “Bismillahirrahmanirrahim” de. Meselâ gömleğini giyiyorsun, şöyle kolunu uzattın, “Bismillahirrahmanirrahim” de. Gece pijamanı giyiyorsun, “Bismillahirrahmanirrahim” de. Anlaştık mı yavrum? (Hâli, tavrı ile bu konuşmadan memnun kaldığını gösteren garson, onayladıktan sonra) Çok teşekkür ederim yavrum.
— Efendim idraksizlik, düşünce noksanlığıdır diyebiliriz değil mi?
Sabri Tandoğan: Tabii, ama o izah yetmiyor. İdrak çok başka bir şey… Kavramak. Meselâ bir kimse, bir genç insan, bir kıza talip oldu. Onu sevdi, onunla evlenmek istiyor. Sağdan soldan diyorlar ki, böyle dirsekleriyle dürtüyorlar, “O kız hakkında tahkikat yaptın mı? O kız hakkında tahkikat yaptın mı?” İnsanda görecek göz, hissedecek kalp varsa, ne demek tahkikat yapmak? Kızın yüzüne bakarsın, onun gelmişini, geçmişini orada okursun.
Her şey bir mesaj veriyor yavrum. Şu su şişesi, şu tabak, şu bardak, şu elektrik, her şey bir mesaj veriyor. İş o mesajları okuyabilmekte.
— Efendim idraki artırabilmek için neler yapabiliriz?
Sabri Tandoğan: Yavrum idraki artırmanın bir tek yolu var, Allah’ın ve Peygamberin istediği gibi temiz bir hayat yaşamak. Helâlinden kazanmak, helâlinden yemek, ibadetlerini yapmak, insanlarla iyi ilişkiler kurmak. Böyle gözümüzü, dilimizi, kulağımızı fuhşiyattan uzak tutmak, temiz bir hayat yaşamak. İnsan ne kadar temiz bir hayat yaşarsa idraki o kadar artar. Ne kadar kirli bir hayat yaşarsa, idraki o kadar azalır, azalır, azalır, bir gün bakarsın yok olur. İdrak kalkar.
— Efendim bir şey daha sorabilir miyim? Biz idrakimizin azaldığını anlar mıyız? Bazen gaflet insanın üzerine öyle bir çöküyor ki, yanlış yolda gidiyor ama yolunun yanlış olduğunu bile fark etmiyor. Gerileme olursa bunu nasıl anlayabiliriz?
Sabri Tandoğan: Anlayamayız ki yavrum. O gaflet perdesi bir kere gözümüzü sarınca... Meselâ adam tutuyor, diyelim bir gece kulübüne gidiyor. Orada striptiz yapan bir artist görüyor. Orada bir şehvet duygusu duyuyor o kadına karşı. Eğer idraki kaybolmuşsa o adamın, diyor ki “Ben bu kadınla evleneceğim.” Çevreden diyorlar ki, “Striptiz yapan bir kadınla evlenilir mi?” “Yok” diyor, “ben evleneceğim.” Ve evlenenler oluyor yavrum. Siz tabii bilmiyorsunuz onları. Evlenenler oluyor.
O bakımdan hepimiz idrakimizin artması, daha ilerlemesi için, imkânlarımız nispetinde, temiz bir hayat yaşayalım. Helâlinden kazanalım. Helâlinden yiyelim. Temiz insanlarla arkadaşlık yapalım. Gözümüz yükseklerde olmasın. Elimizdekine şükredelim. Ne bulduysak o gün ona kanaat getirelim. Başkalarından bize ne? Rahmi Koç nasıl yaşıyormuş?.. Yaşar. Ama bize ne Rahmi Koç’tan… Yarın Allah’ın huzuruna çıktığımızda bize Rahmi Koç, Güler Sabancı sorulmayacak ki. Sana senin hayatın sorulacak, bana benim hayatım sorulacak yavrum. O kadar.
Bizler hayatımızı gül gibi tertemiz yaşayıp, tertemiz Hakk’a göçelim.