Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Her kapıyı açan anahtar: Aşk ve ihlas.
Gönderen : Çiğdem
Tarih : 7/18/2022 12:03:25 PM


.
HER KAPIYI AÇAN ANAHTAR: AŞK VE İHLAS
Mektup-Cevap
Çok Değerli, Çok Sevgili Büyüğüm,
Bir yeni gününün sabahından size ve bütün dostlara gönül dolusu selam ve sevgilerle merhaba...

Sevgili büyüğüm, dilerseniz bu yeni günde bir güzel anekdotu hep birlikte paylaşalım...

Efendim, vaktiyle bir delikanlı ülkenin padişahının kızına ilk görüşte aşık olur ve bu aşkla içi yanmaya başlar. Ancak çok fakir olduğu için aşkının ne kadar ümitsiz olduğunun da farkındadır. Bakar yine de olacak gibi değil, manevi bir büyük olan hocasına durumu açmaya karar verir:

Sükunetle genci dinleyen hocası “Evladım” der, “bunun bir tek çaresi var, gidersin, şehrin girişindeki köprünün başında oturursun. Kırk gün boyunca oradan gelen geçenlerden kim sana herhangi bir şey söyler veya sorarsa ona sadece başını kaldırıp yürekten bir “Allah...” der, sükut edersin... başka da bir dünya kelamı etmezsin.” der.

Genç bu cevap üzerine çok sevinir ve hemen bahsedilen köprünün üstüne gider, oturur. Gencin halini görüp merak edenler gence durumun hikmetini sorarlar ancak o sadece oturduğu yerden başını edeple kaldırarak “Allah” der ve tekrar edeple başını önüne eğer.
Bu şekilde günler günleri kovalar. Genç hep aynı cevapla gelenleri göndermektedir. Nihayet kırkıncı güne doğru bu durum padişahın kulağına kadar gider. Vezirine, “Kalkın," der, "filan yerde böyle böyle bir genç varmış, biz dahi gidip kendisine sual eyleyelim, bakalım bu nice iştir soralım.” der. Veziriyle beraber yola koyulurlar, gencin yanına gelirler. Padişah bakar ki bir delikalı edep ve huşu içinde oturuyor, eğilir:

“Evladım der, ben bu ülkenin padişahıyım, senin halini işittim, merak ettim, söyle bakalım niçin günlerdir burada beklersin, niçin konuşmazsın, gel artık kalk, ben seni çok sevdim, takdir ettim, saraya aldırayım seni kızımla evlendireyim” der.

Genç, sultanın bu sözünü işittikten sonra yine hiç istifini bozmadan edeple başını padişaha kaldırır ve aşk dolu yanık bir sesle “ Allah!” diye nida ederek derin bir sükut ile başını önüne eğer. Padişah bakar ki gencin durumunda değişiklik yok, çaresiz döner gerisin geriye.

Ertesi gün durumu öğrenen hocası gencin yanına gelir, “Evladım” der “ne yaptın, bak padişah ayağına kadar geldi, seni kendisine damat yapmak istedi, sense hiç oralı olmadın, geri çevirip gönderdin?” deyince genç aynı sükunet ve teslimiyet içinde:
“Efendim”, der, “ben, şimdi sadece adını zikretmekle koca padişahı ayağıma kadar getirten Rabbime aşık oldum, bundan sonra padişahın kızının sevdasını neyleyim”

Çok değerli büyüğüm sizin ve çok değerli sitemiz dostlarının yeni haftalarını bu vesileyle kutluyor, ve herkesin adına inşallah daha nice yıllar bu site çatısı altında hep birlikte sizin manevi rehberliğinizde rahmet vesilesi nice güzellikleri ve bütün yönleriyle varoluşun eşsiz heyecanını paylaşmayı ve bütün zamanlarımızı sadece hayırlarla doldurmayı diliyorum. İyiden, güzelden ve hayırdan yana her ne varsa her nefes sizin ve bütün dostların üzerine olsun...

Hoşçakalın...

Çiğdem

--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :

Sayın Çiğdem Hanım,

Kıymetli yavrum, bir Kudsî Hadiste şöyle buyruluyor: “Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşır, yaklaşır, öyle bir an gelir ki onun gören gözü, işiten kulağı, hisseden kalbi Ben olurum”. Bu son derece önemli bir Kudsî Hadis. Elli yıldır her gün düşünüyorum. Bazen ürperiyorum, bazen ağlıyorum.

Aslında Allah’a yaklaşmak ne kadar kolay. Ama işi sağlam tutmak gerekir. Bir kimsenin eli işte, gözü oynaşta olursa yaptığı işten ne hayır gelir? Anlattığın hikayede o genç kırk gün sadece Allah diyor. Ve kırkıncı günün sonunda padişahı ayağına getiriyor. Bu ne muhteşem bir olay.

Biz de kırk gün kalbimizden mâsivayı, kinleri, nefretleri, düşmanlıkları, küskünlükleri, kırgınlıkları, dargınlıkları unutsak, aşk ile, heyecan ile, ürperti ile Allah’ı ansak, O’nun rızası için O’nun kullarına sevgi ve saygı gösterip hizmet etsek ne güzel olurdu. Allah, bu güzellikleri bize de, yeryüzündeki bütün insan kardeşlerimize de nasip etsin.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]