Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Zalim nefis, ne yaman bir düşman.
Gönderen : Mücella Özuğur
Tarih : 8/17/2018 2:52:31 PM


.














Efendim hayırlı günler dilerim,





Sitenizdeki yararlı bilgilerle ışık tutarak bizlere öyle çok yol gösterici oluyorsunuz ki. Öncelikle herşey için çok teşekkürler ediyorum.





Sayın büyüğüm, size sormak istediğim bir sorum olacak izninizle: Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “Bir işi bitirdikten sonra hemen diğerine giriş” buyrulmaktadır İnşirah Suresinde. Buradan biten bir işin ardından vakit kaybedilmeden diğerine hemen başlanmasının önerilmesindeki hikmet nedir? Bu konuda yaklaşımımız nasıl olmalıdır? Bu arada geçen zaman dilimlerinin önemi nedir?





Hürmetle ellerinizden öper, sonsuz hayırlar niyaz ederim, çok sağolun...





--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın Mücella Özuğur,





Efendim, Peygamber Efendimizin gece yatarlarken yaptıkları bir dua var, beni hep düşündürüyor, ürpertiyor: “Allah'ım, beni bir an, bir andan da kısa bir zaman nefsime bırakma”. Demek ki nefs olayı o kadar önemli, o kadar dehşetli ki kainatın gelmiş geçmiş ve gelecek en büyük insanı bile bu olay karşısında bu kadar dikkatli davranıyor. Gerçekten yavrum, nefs hepimiz için o kadar büyük bir tehlike ki hayat yolunda yürürken ayağımızın kayıvermesi işten bile değil. Birçok insan kabul etmiyor ama bu kabul etmeyişleri (yine nefsin bir başka oyunu) kendilerini tekamül yolunda yürümekten uzaklaştırıyor. Peki, bu nefsin pençesinden nasıl kurtulacağız? Onun yolu ne? Her an, ama her an kalbimizi ve kafamızı hayırla, hasenatla, iyilikle, güzellikle ve hizmet aşkıyla doldurarak bir anımızı dahi boş geçirmeden kurtarmaya çalışabiliriz. Günümüzde çok kullanılan bir deyim var: “boş zaman”. Bu ne kadar çirkin bir söz. Hepimiz ama hepimiz bu dünyaya bir görevle geldik. Yarabbi, insanın nasıl boş zamanı olabilir? Hayat o kadar kısa ki işte geldik gidiyoruz. Biz ne yapıyoruz? Bazılarımız biraz namaz kılmakla, bir iki kitap okumakla bir şey olduklarını sanıyorlar. Olayların derinlerine inmeden, içyüzünü araştırmadan, sebep-netice ilişkisini göz önünde bulundurmadan acımasızca, merhametsizce ezber yargılarla ahkam kesiyorlar. İki tarafı dinlemeden, ne için söylenildiğini araştırmadan bir kelimeye takılıp insafsızca kalp kırıyorlar. Onun için hepimiz çok dikkatli olalım yavrum. İki gün evvel yazdığı mailinde karşısındaki insanı iki gece uykusuz bırakan insan acaba bunun hesabını Allah’ın huzurunda nasıl verecek? Bilmeden, görmeden, sormadan, soruşturmadan hep nefsaniyetlerine kapılarak insanları yargılayanlar acaba işin iç yüzünü öğrenince başları öne eğilecek mi? Pişmanlık duyacaklar mı? Tövbe edecekler mi?





Kıymetli yavrum, bu konuda söyleyeceklerim bu kadar. Unutmayalım bir meşguliyetten yorulunca dinlenmemiz başka bir meşguliyete geçmekle olacak. Bu husus bütün mana büyüklerinin ve modern ilmin en önde gelen üstadlarının müştereken vardıkları bir sonuç.





Selam, sevgi ve saygı ile.





Sabri Tandoğan


Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]