Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Konferans notları.
Gönderen : Şahver Meral
Tarih : 4/17/2018 1:39:26 PM


.




Muhterem Hocam en derin hürmetlerimle gül ellerinizden öpüyor, gönül dostlarımı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Konferansınıza katılamayanlar için alabildiğim kadarıyla notlarımı gönül dostlarımla paylaşmak istedim.


Hürmetlerimle...Müsadenizle.


Şahver MERAL


09/10/2010 tarihli konferansınızın konusu ''Neden İnsanlar Stres ve Gerilim İçindeler'' idi.
Sabri Tandoğan:


Bu günkü konumuz biraz moda olan konulardan biridir. Bundan bahsedeceğiz. Stres...Bazan insanın Allah rızası için stressiz bir bardak su verin diyesi geliyor. Bugün ilkokul çocuklarının dilinde bile stresim üzerimde (ailesine) harçlığımı ver diyor. Öğretmenler ise öğrencilerine beni üzmeyim stresliyim diyor.


Peki nedir stres: Hayat karşısında insanların zorlanmasıdır. Geçmişte stresi herkes doğal karşılardı.


İnsanlar modaya göre hareket ediyorlar, kadın kocasından günün moda kıyafeti ne ise onu talep ediyor.Hatta yemenin ve içmenin bile modası çıktı. Evde çocuk annesine soruyor evde ne yemek var diye, anne kurufasulye, pilav var deyince çocuk istemiyor, dışardan pizza getiriliyor.


Eskiden yaz gelince odun, kömür alınıp eve koymak düşünülürdü, şimdi ise bir yerlere gidilmesi düşünülüyor ve bu yer de ille deniz kenarı olacak.


Televizyonlarda sürekli kavgalar, tartışmalar... Türkiyede hiç mi güzel bir şey olmuyor? gazetelere bakıyorsun neler neler,


Peki dün her şey böyle miydi?
İnsanlar önceden sabrederlerdi. Şükrederlerdi...


Sünnet düğünümde Annem Sabiha hanımefendi çalışması nedeniyle komşularımız ona hiç bir iş yaptırmadılar, aralarında iş bölümü yaparak annemi bir misafir gibi oturtup bütün işleri paylaşarak hallettiler.
Bir evde cenaze olduğunda komşular sırayla cenaze evine yemek yapıp götürürlerdi.


Okullar açıldığında ise mahalledeki fakir çocukların kitapları defterleri alınırdı, göğüslükleri yaptırılırdı. El ele verip paylaşmanın güzelliği yaşanırdı...


Dünkü toplumda bağlandığımız değerler sistemi vardı. Değerlerimizden yavaş yavaş uzaklaştırıldık.Bu gün eğer ızdırap içinde yaşıyorsak manevi değerlerimizden kopmaktan kaynaklanıyor.


TV'deki dizilerin hiçbirinde güzel şeyler verilmiyor. Parti liderleri birbirlerine saygısızca hitap ediyorlar.


Bülent Ecevit hiçbir zaman kimseye sayın demeden hitap etmezdi. Şimdi ise Başbakana Recep Efendi diye hitap eden var. Yapılan yanlışlar yok mu? Eleştirilmeyecek mi? Tabi ki eleştirilecek, yapılan yanlışlar söylenecek ama saygı ve edep çerçevesinde...


Hayat o kadar ince ipliklerle birbirine bağlı ki hepimizin biraz saygıya, sevgiye ihtiyacı vardır.


Bizim asıl ihtiyacımız sevgidir. Kime sevgi? İnsana..... Yetiyor mu? Hayır yetmiyor, sonra hayvana, sonra bitkiye ve hatta eşyaya sevgi... Eşyanın da sevgiye ihtiyacı vardır.


Evvela insanlarımıza sevgi duygusunu aşılayacağız. Ama önce ülke sevgisini aşılayacağız. Bütün mesele sevgide toplanıyor.


Peki sevgi nasıl oluşur? Önce ALLAH sevgisi gelecek. Herkesi ALLAH'ın kulu olduğu için seveceğiz.


Ateist bir insan dünyanın neresinde olursa olsun onda insan sevgisi olmaz ve o hiç kimseyi de sevemez


ALLAH aşkı nasıl aşılanır? ALLAH sevgisi tamamen yalnız ALLAH için olacak. Peygamber Efendimizi sadece Peygamberimiz olduğu için bir şey beklemeden seveceğiz.


ALLAH ve Peygamberimizi her şeyden, herkesten çok seveceğiz. Böyle seversek arkası kendiliğinden gelir.


Sait Faik'in bir sözü var ''Her şey bir insanı sevmekle başlar'' diyor sonra bütün kainatı sevmek ve sonra da herkesi affetmek.


Bir insanı sevmek için de hoşgörülü olmak lazım. İdeal ve mükemmel sıfatları sadece Cenab-ı Hakka aittir.


Dünkü toplumun affedici özelliği vardı. Günümüz insanı affetmiyor. Kimseyi affetmiyor (gelin kaynanayı. memur amirini v.b.) derece derece.


Kim zarar görüyor? Biz.... böyle böyle içimiz kömür gibi kararıyor.


Vahşi Hz.Hamzayı öldürüp ciğerini Ebü Süfyan’ın hanımı Hind’e götürmüştür. Ama Peygamber Efendimiz af dileyince Vahşiyi dahi affetmiştir.


Bu günden itibaren küskünlükleri dargınlıkları bir kenara bırakıp affedici olsak yarın sabah uyandığımızda tertemiz bir gönülle uyanmak ne güzel olur. Bunu yapmamamız için bir sebep var mı?


Büyük Yunusun dediği gibi ''Seni deli eden şey, yine sendedir sende'.' Mesele şükreden bir kul olmak. Bir Hadiste ''ALLAH şükredenin nimetini artırır, şükretmeyenin derdini'' Buyruluyor.


Şu mübarek Yoyav'ın kapısından çıkarken ALLAH’ım ne kadar hatam, kusurum olduysa beni affet desek ve biz de herkesi affetsek ne kaybederiz?


İçe atılan kinle bir ömür boyu hamallık mı yapalım? Niye hayatımızı zehir edelim.


Stresi önlemenin tek bir yolu vardır. İç dünyamızı tertemiz bembeyaz bir hale getirmek. Kinleri, nefretleri içimizden söküp atmak, böylelikle hayatımız renk dolu ışık dolu bir hale gelecek.



Sabri TANDOĞAN
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]