Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : İş çok, çalışacak adam yok...
Gönderen : "Mira"
Tarih : 12/10/2017 12:23:32 PM


.



Saygıdeğer Hocam,


Her gününüz güneş kadar aydınlık olsun ışığınız hep bizim yolumuzu aydınlansın, çünkü çok yoruldum ve üzüldüm hocam. Oğlumu bir işe koyamadim. Oğlumun yıkılması ve üzülmesi beni bitirdi. Allah benim gibi ekmeğini taştan çıkaran insana yardım etmesi dileğimle. Duanizi eksik etmeyin. Sevgi, saygı ve hürmetle





--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın “Mira”





Kıymetli yavrum, ben bu zihniyeti anlamıyorum. İşe girmek, ekmek parası kazanmak içindir. Namusuyla, şerefiyle, iffetiyle para kazanan herkes, bir işe mi giriyor. Gidiyor, pazarda limon satıyor, gidiyor, Kızılay’da simit satıyor. Gidiyor, çok efendi bir tavırla, kapıları çalıyor, gayet saygılı, kibar bir şekilde, “efendim, boyanacak ayakkabı var mı?” diyor. Gidiyor bir lokantaya, efendim, garson ihtiyacınız var mı? , bulaşıkçı ihtiyacınız var mı? Diyor. Gidiyor bir bakkala efendim, siparişler için, bir çırak ihtiyacınız var mı? Diyor. Ben sizin gibi insanların zihniyetini anlayamıyorum. Yahu, biz padişah çocuğu muyuz? Büyük Veli, Ahmet Kayhan Hz.leri, işe Haydarpaşa Garında hamallıkla başlamıştı. Bizler kim oluyoruz. Ne demek iş yok. İş çok ama çalışacak adam yok. Bazı kimseler Üniversite’yi bitiriyor. Uzman olarak, müdür olarak, yönetici olarak bir işe girmek istiyor. Yıllarca sınavlara giriyor, kazanamıyor, sonra da suçu ona buna atıyor. Be kardeşim, sen de Limoncu Baba gibi, limon sattın da alan mı olmadı… yıllar önceydi, yeni evlenmiştik. Sıhhiye, Cihan sok. 33 numaralı evde oturuyorduk. Bazı akşamlar, kapı çalardı, açardım. Limoncu Baba… Limoncu Baba, 80 yaşlarında, muhterem bir Anadolu insanıydı. Elinde bir sandık limonu taşırdı. Biz kapıyı açınca, kendi ifadesiyle, lemon, derdi. Be güzel kardeşim, limon sattın da alan mı olmadı. Seksen yaşındaki Limoncu Baba, ellerinde limon sandığıyla, ekmeğini kazanıyor ama senin gibi, kimseyi itham etmiyor.





Sayın Hanımefendi, sen de oğluna, bir Doktor Bey gibi, genel müdürlük, müsteşarlık mı istiyorsun? Ne biçim zihniyet bu? Ben utanç duyuyorum… Ben Liseyi hem sınıf birincisi, hem okul birincisi olarak bitirmiştim. O zaman, liseyi birincilikle bitirenler, imtihana girmeden, istediği fakülteye girebiliyordu. Ben de gittim. Ankara Hukuk Fakültesine yazıldım. Sordum, daha Fakülte’nin açılmasına iki ay vardı. Bu süreyi boş geçirmek istemedim. Gittim, hâlde bir tüccarın yanına, tezgahtar olarak girdim. İki ay içinde dükkanın cirosu, yüzde yüz arttı. Çünkü, gelen müşteriye, saygı gösteriyor, ikramda bulunuyordum. İlk gün, dükkandaki rafları indirdim. Sildim, temizledim, yeniden yerleştirdim. Mahzene indim, yüzlerce boş şişe vardı, hepsi kirliydi, sabaha kadar, onları yıkadım, temizledim, pırıl pırıl yaptım. Sonra bir kısmına turşu suyu, bir kısmına içme suyu koydum. Büyük bir buzdolabı vardı. Alt tarafı boştu, şişeleri intizamlı bir şekilde oraya yerleştirdim. O günler, yazın en sıcak günleriydi. Bir müşteri girdiği zaman, hemen bir sandalye uzatıyor, “buyurun efendim, oturun” diyordum. Sonra, “efendim ne emredersiniz, güzel içme suyumuz var, turşu suyumuz var” diyordum. Bu şekilde, müşteri, o kadar çok şey alıyordu ki, bazen onları evine götürmesi için, kamyonet çağırıyordum. Bu şekilde, müşterilerin sevgisini kazandım. O zamanın Ankara’sının en meşhur iki tüccarından evlenme teklifleri aldım. “yavrum, dediler, damadımız ol, bütün malımızı, mülkümüzü sana devredelim” cevaben, “ilginize çok teşekkür ederim ama ben, okuyacağım, gideceğim Fakülteler var” dedim. Sonra, önce Hukuk Fakültesi olmak üzere, dört Fakültede okudum.





Ben ilkokulda bile edebiyat öğretmeni olan annemden keza hâkim olan babamdan on para harçlık istemedim. Kese kâğıdı yaparak, hem harçlığımı, hem okul masraflarını çıkardım. Okul çantamı, kitaplarımı, defterlerimi, kalemlerimi, silgi ve kalemtraşımı okulda giydiğim göğüslüğü ve taktığım yakayı kendi kazancımla aldım. Üniversiteyi bitirdikten sonra da, bir işe girinceye kadar, orta okul ve lisede vekil öğretmenlik yaptım. Yine de ailemden on para harçlık almadım. Şimdi yıllarca boş oturup, yan gelip yatıp, “iş bulamıyorum” diyenlere hayret ediyorum. Selâm, sevgi ve saygı ile…





Sabri Tandoğan


Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]