Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Aşkın ve imanın olmadığı yerde güzel olan asil ve değerli hiçbir şey olmaz.
Gönderen : "Kardan Adam"
Tarih : 9/27/2016 2:17:11 PM


.


Değerli Üstâdım Sabri Bey ve Sevgili Dostlar,


Rahmetli Şemseddin Yeşil'e -yaşımız müsait değil- yetişemedik. Ancak, bazı sohbetlerini ses bantlarından dinleme imkânı bulduk..


Bir sohbetlerinde diyorlardı ki....


"... mevzû iki kısma ayrılır.. Vazifeden doğan ahlâk ve aşktan doğan ahlâk! Vazifeden doğan ahlâkın annesi akıl ve aşktan doğan ahlâkın menşei kalptir.."


Vazifeden mi yoksa aşktan mı, akıldan mı yoksa kalpten mi geliyor bilinmez; çocukluk yıllarımızda iş ahlâklarına tanık olduğumuz büyüklerimiz vardı.. Bizim çocukluk çağımızda onlar altmışlı yaşlarındaydılar.. Zanaat sahibiydiler... Usta-çırak ilişkisiyle yetişmiş insanlardı.. Onların siparişle yaptıkları ayakkabı veya diktikleri elbise kusursuz olurdu...


Yaşımız küçük olsa da bizi ciddiye alırlar ve sohbetlerine ortak ederlerdi.. O küçük yaşlarda, karşımızda dinleyici büyükler bulmak bizim için gerçekten büyük nasipti!


Ömrümüz oldu ve şükürler olsun bugünlere ulaştık.. Biz de, onlarda örneğini gördüğümüz ahlâkı sosyal hayatın içinde arar olduk.. Bizim gibi arayanlar varsa ve biz onlarla karşılaşırsak, onların bizden ötürü hayal kırıklığı yaşamamaları için çuvaldızı kendimize batırmaya başladık.. Aşktan doğan ahlâkı bizde bulamayanlar, hiç olmazsa vazifeden doğan ahlâkı bizde bulsunlar diye Cenâbı Allah'tan yardım diledik..


Herhalde, bu nevi niyazlar zamanımızda "popüler" değil ki, başka şeylerin duasındayız.. Vazifemiz, aşkımız, aklımız ve kalplerimiz de ona göre...


Daha bugün, bir terzininin berbat ettiği işi düzelten diğer terziye, şikâyet sadedinde "vazifeden doğan ahlâk diye bir şey var" dedim.. Mağazanın çalıştığı terziye, ürün ufak bir düzeltme için gönderilmişti.. Ürün terziden gelmişti ve düzeltme maalesef sorunluydu..


Bir daha gönderdik ve hatta üzerimizde ölçü alınsın diye biz de gittik..


Maalesef, neticeden yine memnun kalmadık.. Üstelik, galiba terzi tebeşiri(sabunu) yerine banyo sabunu kullanılmış olacak ki, üründeki çizgileri temizlemeye çalışırken başarılı olamadık ve soluğu kuru temizlemecide aldık... Kuru temizlemeden sonra ürünü başka bir terziye götürmek zorunda kaldık..


Vazifeden doğan ahlâk...?????


Aşktan doğan ahlâk...????


Merak ediyorum doğrusu; bu "terzilerin" -hani bizden utanmıyorlar- iğneden, iplikten, kumaştan da mı utanmaları yok?!


Gönülden Selam ve Saygılarla,


Kardan Adam


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :


Sayın “Kardan Adam”,


Efendim, size tekrar kavuşmak beni ne kadar mutlu etti bunu ifade edecek kelime bulamıyorum. Öyle önemli bir konuya değinmişsiniz ki bugün ne vazifeden doğan ahlak var, ne de kalpten gelen ahlak. Bugün insanlar resmen paraya tapıyorlar. Daha küçük yaştan itibaren ailede hergün para kavgası yapılıyor. Okulda para, sosyal hayatta para... Zenginler herşeye sahip oluyor. Vakit Gazetesi yazarı olan bir kimseye bir kadının kızına dokundu diye kıyametler kopartıldı. Nerdeyse linç edilecekti. Bazı çağdaş hanımlar meydanlarda mitingler yaptılar, kıyametleri kopardılar. Ama aynı günlerde bir motosikletli sapık vardı. Operacı. Düzinelerle kızın ırzına geçti. Bir tek gazetede bir tek satır çıktı mı? Bir tek televizyon kanalı bir tek dakika bahsetti mi? Çünkü zengin çocuğu idi. Onyedi yaşında bir genç kızı parça parça doğrayıp gitar kutusuna koyup çöpe atan katil bulundu mu? Çünkü katil zengin bir ailenin çocuğu idi.


Yaz geceleri Bağdat Caddesinde çılgın motosikletliler geçer. Öyle çılgın, öyle anormal sesler çıkarırlar ki hamileler çocuklarını düşürür, yaşlılar kalp krizi geçirirler. Bunlara kimse ilişmez. Çünkü onların hepsi zengin çocuğudur. Onların dokunulmazlığı vardır. Bütün bunlar insanları bir noktada birleştiriyor. Paraya sahibolan herşeye sahiboluyor. Ne yazık ki günümüzün realitesi bu. İster kabul edin, ister etmeyin. Artık manevi duygudan mahrum insanlardan işlerine karşı bir saygı, bir dikkat beklemek nafile. Akılları başlarında değil ki. Rahmetli annem, “Akıl olmayınca fikir neylesin, Abdi karıyı dövmüş, Bekir neylesin?” derdi. İşine saygıyla, edeple, hassasiyetle eğilmek bir aşk ve iman işidir. İmandan mahrum insanlardan bunu beklemek abestir. Bu iş böyle efendim. Gün geçtikçe kabalaşıyoruz, gün geçtikçe güzelliklerimizi kaybediyoruz. Edepten, incelikten, zarafetten, hassasiyetten uzak bir kimseye nasıl insan diyebiliriz?


Rahmetli eşim Rana Hanım, inanılmaz güzellikte yemekler yapardı. O da ben de misafiri çok severdik. Bir gece misafirler yemek yerken hayran kalmışlardı. Bir misafir "Bunun sırrı nedir?" diye sordu. Rahmetli Rana Hanım, “Ben,” dedi, “yemeği her yapışta daha güzel yapmak isterim. Bir yemek öbür yemekten daha güzel olmazsa üzülürüm.” Rahmetli birgün şehriye çorbası yapmıştı. Onun güzelliğini unutamayacağım. Bir şehriye çorbasını bile daha güzel yapabilmek için yıllarca uğraşmıştı.


Muhterem efendim, aşk ve imanın olmadığı yerde hiçbir şey olmuyor. Herşey anlamını kaybediyor. Allah sonumuzu hayır getirsin.


Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]