Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Dünyası cennet olanın ahireti de cennet olur.
Gönderen : Hatice Hakeri
Tarih : 6/25/2016 10:37:43 AM


.


Efendim,


Bir kolaj yazısı yazmak ihtiyacı hissettim.


1- Hilal TV'de dün akşam Mustafa İslamoğlu Beyefendiyle yapılan "Vahyin Penceresi" nden programından bir müjdeli haber aldım. Beyfendi nin onbeş yıldır üzerinde çalıştığı Kur'an Meali 28 Haziran da kutlama programı ile kitapçıların vitrininde meraklılarına sunulmak üzere arzedilecekmiş. Kitabın sadece kapak tasarımı gösterildi, çok estetikti. Ama en çok beni adı etkiledi. Buraya yazma nedenim bu muhteşem adı sizlerle paylaşmak ve bunca yıllık emeği ellerime alabilme ,okuyabilme heyecanım ve hayırlı bir haberi duyurabilme arzumdur. Allah kendisinden razı olsun inşallah. Kitabın adı "Hitamuhu Misk" altında da "son program" yazıyor. Bu isimlendirmeyi duyunca o kadar hislendim ki oturdum bir güzel ağladım.


2- Dost TV'de Seyfettin Bulut, Allah, kendisinden razı olsun inşallah. Muhteşem faydalı programlar yapıyor yıllardır. Akşam üstleri 17:10'da programı başlıyor. TV de iki gündür şöyle anons yapılıyordu "Seyfettin Bulut sizleri ekran başından T.B.M.Meclisinde toplantıya davet ediyor.Senede bir kere yapılan bu toplantıyı kaçırmayın ve herkes davetli". Cuma günü buluşma yapılacaktı. Ve dün o toplantı yapıldı. Ben de katılabildim çok şükür evden dışarı çıkmadım ve hevesle o saati bekledim. İzleyicileri Meclisin bahçesinde özel olarak yetiştirilen ve çoğunluğu bu aylara mahsus olarak yetişen çiçeklerle toplantıya davet edermiş . Toplantı arkadaşlarımız Yüce Allah'ın sanatının birer şahaserleriymiş meğerse. Temaşa edin düşünün dedi. Esas buraları gezin Allah'ın saltanatını seyredin bizler buraya bu dünyaya "Sahip olmaya değil şahit olmaya geldik". Bu güzellikleri gezen kimse yok bir ben bir kameraman bir de bahçe sorumlusu var. Aman Yarabbim ne çiçekler ne bitkiler. Büyülendim. Hislendim otudum bir güzel ağladım.


3- Komşum hafta sonu tatiline gitti kuşlarını bana bıraktı. Üç gün bizde misafir olacak. İbretle seyrediyorum onu. Hiç bu tür misafirim olmamıştı. Yemini suyunu ayarlamış ben sadece mekan ve arkadaş olacağım ona. Sessiz duruyor konuşma oldu mu oda başlıyor cik cik. Ne diyor ? Ah! bir anlayabilsem. İnsanca düşünerek hislerinin neler olabileceğini hesaplayarak ona komşumun adını söylüyorum mahsus o adı duyunca başlıyor ötmeye. Çok kolay sevgi dili kurabiliyorsunuz.


Seni erken uyandırabilir kusura bakma demişti komşum. Ama hiç sesini duymadım. ne zaman ki ben kalktım sesimi duydu ötmeye başladı. Edebine hayran oldum. Misafir olduğunu biliyor herhalde diye düşündüm. Karşılıklı günaydınlaştık. Allahım sen ne büyüksün dedim. Oturdum bir güzel ağladım.


4- Geçen hafta mutfaktaki tv bozulmuştu. Bir kaç aydır müzik setinin kaset kısmı bozuktu. Radyo bozulmuştu. " Yaptırma şimdi elektronik eşyalar çok ucuzladı bir sürü masraf yapacağına yenisini al " dediler pek çok yakınım. Tamirciyi bir arayım dedim. "Bakmadan birşey diyemeyiz " dedi. Eyvallah dedim. Gelip götürdüler. Tv ve müzik seti şu fiyat isterseniz yenisini alın ama radyo için masrafa değmez dedi. Peki radyo ne olacak dedim çöpe atın veya bize verin elektronik de okuyan öğrenciler derslerinde öğrenme amaçlı kullanıyorlar bizden soruyorlar dedi.Ama ben sizden eşyaya iyi muamaleyi öğrenmiştim. Onların da sevgiye, şevkate, bakıma ihtiyaçlarını okuyordum yazılarınızdan. Bana hizmet etmiş anılarım olmuş eşyaya artık eskisi gibi tamam yenisini alayım bu daha mantıklı o zaman kaldırın atın veya verin diyemedim. Hem burada tüketim üzerinize yazınızdan da tv deki konuşmanızdan da çok etkilenmiştim. Radyoyu da yapın dedim. Kurtarabildiğiniz kadar kurtarın. Alın parasını. Biraz tuzluya mal oldular bana yapılıp geldiler. Test ettik hepsi çalışıyordu. Ama yenilerini de bu fiyata alamazdım. Evimde yerlerine yerleştiler, kenara veya çöpe atılmaktan kurtulmuşlardı. Onlarla sizin de eşyalarınızla kurduğunuz gibi duygusal bağ olmuşmuş aramızda meğerse. Sanki size teşekkür ediyorlardı. Hislendim, oturdum bir güzel ağladım.


Yaşım ilerledikçe bana birşeyler oluyor efendim. Neden çok ağlıyorum da daha az gülebiliyorum.


Sağlığınıza, mutluluğunuza duacıyım efendim.


Sonsuz hürmetlerimle.....


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Hatice Hakeri,


17.5.2008 tarihli mailinizi aldım.


Efendim, Mustafa İslamoğlu’nun yayınlayacağı Kur’an meali haberi beni de çok mutlu etti. İnşallah nasibolur, alır okuruz.


--
Seyfettin Bulut’un "Biz dünyaya sahip olmaya değil şahit olmaya geldik " sözü ne kadar anlamlı. Keşke herkes bunun üzerinde düşünebilse. Yunus ne güzel söylüyor:


“Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan, mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan”


Bir gün sohbetinde Kenan Rıfai Hazretleri sorar: “İnsanın benimdir diyebileceği neyi var?” Cevap “hiçbir şeyi.” Hepimiz şu dünyada misafireten yaşıyoruz. Misafir emaneten verilen eşya ile ihtiyaçlarını görür, sonra hepsini bırakır gider. Biz de öyle değil miyiz?


--
Kuşun edebine, saygısına hayran olmamak mümkün mü? Bunu bütün hayvanlarda görebiliriz. Dünkü gazetede gördüğüm bir fotoğraf beni ağlattı. Bir kedi, beş yavrusunu emziriyor. O arada annesi ölen ve yalnız kalan bir köpek yavrusunu da diğer çocuklarının yanına alıyor. Görünce ürperdim. Aman Yarabbi, bu edep, bu incelik karşısında ürpermemek mümkün mü?


--
Evdeki bozulan eşyayı tamir ettirmeniz ne güzel bir olay. Hayran oldum. Onlar da bizim dostlarımız değil mi? Allah sizden razı olsun. Ben şu kanaatteyim: Eşyaya eşya gözüyle bakan, onda Hakkın tecellisini müşahede edemeyen hiçbir zaman manen gerektiği kadar ilerleyemez. Onlar her zerreden Hakkın tecelli ettiğini göremeyen, bilemeyen kimselerdir. İnsan mutfakta bir bardağı yıkarken bile ürpermeli, heyecan duymalı. O bize susuzluğumuzu gidermede yardımcı oluyor. Acaba biz ona gereken sevgiyi, saygıyı, ilgiyi gösteriyor muyuz? Aynı hassasiyeti giysilerimiz, ev eşyamız için de niye göstermeyelim? Ben, zaman zaman gardırobumu açar, elbiselerimi öperim, okşarım. Danıştay’da bir ara 13. katta çalışıyordum. Sabahleyin asansöre binerdim. Eğer kimse yoksa asansörü öperdim, okşardım. Güzel sözler söyler, teşekkür ederdim. Bir gece masada kitap okuyordum. Aniden telefon çaldı. Kalktım, telefona giderken masanın bacağına çarptım. Çok üzüldüm. Konuşma bittikten sonra gittim, masanın bacağını öptüm. Mes’ele, her zerreden zikredenin Alah olduğunun bilincine varabilmek. Galeri Z’nin sahibi Fatma Hanım anlatmıştı. Bir yaz eşiyle beraber arabalarıyla Avrupa’ya giderler. Yolda araba bozulur. Eşi tamir etmek ister. Muvaffak olamaz. Canı sıkılır, arabaya kötü sözler söyler. Bir de tekme atar. Fatma Hanım der ki “Sen şu ağacın altında biraz otur. Arabayı ben tamir edeyim.” Eşi, “Sen ne bileceksin araba tamirini,” der. Yine de gider ağacın altında oturur. Fatma Hanım, şoför mahalline oturur, Besmele çeker, direksiyondan başlayarak arabanın bütün aksamını okşar, güzel sözler söyler, iltifatlar eder. Sonra eşine dönerek “Araba tamir oldu” der. “Yalnız Besmele ile kullan, çok dikkatli, sevgi dolu, saygı dolu hareket et.”“ Eşi arabaya geçer, Besmele çeker, araba hareket eder. Avrupa turu yaparlar, yurda geri dönerler. En ufak bir arıza çıkmaz. Olay hayatın her anında, her durumunda daima Alllah’la beraber olabilmekte, sevgi, saygı, edep ve incelik içinde yaşayabilmektedir. Bunu yapabilenlere ne mutlu. O zaman insanın dünyası da, ahireti de cennet olur. Her an ayrı bir güzellik içinde yaşar.


Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]