Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Görmeyi öğrenirsek hayatımıza yepyeni ufuklar açılır.
Gönderen : Sabri Babadan Selam
Tarih : 2/3/2016 10:00:37 AM


.


Kıymetli yavrum,


Kuran-ı Kerim’de bir Ayet var. Her okuyuşta ürperiyorum: ”Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır.” Buyruluyor.

Önemli olan görmesini öğrenebilmek, o güzellikleri görebilmek. Yıllarca önceydi, Paris’te Louvre Müzesi’ni geziyordum. Oradaki muhteşem tabloların önünde gönlümün kapılarını açmış, o güzellikleri özümsemeye çalışıyordum. Sıra Leonardo da Vinci’nin “La Jaconde” tablosuna gelmişti. Yıllar var ki hep o muhteşem tabloyu görebilmenin heyecanı içinde beklemiştim. Öyle muhteşem bir güzellik ki; kendimi tutamadım, ağlamaya başladım. O sırada bir grup geliyordu. Grubun en önünde geleni bir hanım, tabloya baktı, alaycı bir ses tonuyla: “Mona Lisa dedikleri meğer bu kokonaymış.” dedi. Sonra uzaklaştılar. Ben de ister istemez iki mahkûmun pencereden bakışlarını hatırladım. Hayat olayları hep böyleydi. Onun için görmeyi öğrenmek son derece önemli. Yunus Emre; “Gören göz değil gönüldür.” diyor. Herkes bakıyor ama herkes göremiyor. Japonlar, bir resim sergisine giderken, önce banyo yapıyorlar. Temiz çamaşırlar giyiniyorlar, evden çıktıkları andan itibaren kimseyle konuşmuyorlar, kendilerini sergideki güzellikleri görmeye hazırlıyorlar. Serginin kapısından dua ederek içeri giriyorlar ve her tablonun önünde sanki bir hükümdarın önündeymiş gibi, saygı ile durup o tablodaki güzelliği algılamaya çalışıyorlar. Sergiyi gezerken kesinlikle konuşmuyorlar.

Doğruyu, güzeli görebilmenin bir şartı da bütün önyargılardan uzak, objektif olarak olaya bakabilmektir. Çünkü bir önyargı bizi birçok güzelliklerden uzaklaştırabilir. O zaman bakarız ama göremeyiz.

Ressam John Marin der ki; “Size bir temrin olarak şunu telkin etmek isterdim; bir kere olsun aklınızı ve dostlarınızın aklını evde bırakarak, yalnız iki gözünüzle sokağa çıkınız. Öyle şeyler görmeye başlayacaksınız ki şaşıracaksınız.”

Her ne kadar Yunus Emre “Gören göz değil, gönüldür” diyorsa da, önce gönlün arı, duru, tertemiz bir hale gelebilmesi gerekir. Peki bunun için ne yapmamız lazım? Yapılacak şey ortada: Tertemiz bir hayat yaşamak, yalandan uzak, dedikodudan uzak, cimrilikten uzak, Allah’ın ve Peygamberin yolunda giderek yaşamak… Bunları yapmadıkça sadece kendimizi kandırmış oluruz. Hazreti Peygamberin öyle Hadisleri var ki ancak onları uygulayarak, günlük hayatımızda yaşayarak gönül sahibi olabiliriz.


Selam, saygı ve sevgi ile.


Sabri Tandoğan Efendi Hz.


Aziz Ruhuna Fatihalarla...


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]